'Gerçek Türkçe'
Türkçe hakkında son zamanlarda yapılan en yaygın (genellikle art niyetli) yorumlardan birisi güncel Türkçe'nin, özellikle de Türkiye Türkçesinin "gerçek" Türkçe olmadığıdır. Bu söylemin nedenlerine göz atalım: Kültürel etkileşim sonrası dile yerleşen alıntılar (loanwords), Osmanlı İmparatorluğu'nda saray ve çevresinde konuşulan dil içindeki alıntı sözcükler ve kalıplaşmış tamlamalar (Genellikle Orta Çağ sonlarından itibaren Türk şiirinde çokça yer verilen, ağırlıklı olarak Farsça'dan alıntı tamlamalar ve ek olarak Arapça sözcükler), bu alanlarda keşifler ve icatlar yapan çeşitli halkların dillerinden alıntı olan bilimsel/teknolojik kavramlar vb. etkenler bu yanlış düşüncelere neden oluyor olabilir.
Son zamanlarda, özellikle de sosyal medyada Türk dilinin adı her geçtiğinde "Dilinizin yarısı Arapça, diğer yarısı Farsça!" gibi yorumlar ise çoğunlukla art niyetli kimseler tarafından spekülasyon amaçlı yapılan yorumlardır. Peki biz dilimizin "Gerçek Türkçe" olduğunu nereden biliyoruz?
Öncelikle, ‘'doğal dil'’lerin hiçbiri gerçek veya sahte olarak nitelendirilemez. Diller; gerçek zamanlı olarak halklarla beraber yaşayan, gelişen, kimi zaman ölen ‘'organizma’'lardır. Genellikle biz dilbilimciler tarafından bu durumların takibi (mümkün olan yere kadar) rahatlıkla yapılabilir. Halihazırda ölmüş (veya ölmekte olan) diller saptanabilir, yazı veya sesbilimsel varsayımlar aracılığıyla ölü diller incelenebilir; etimolojik, tipolojik ve semantik çalışmalar ile alıntı sözcükler ayrılabilir ve genel olarak artsüremli çalışmalar ile dillerin gelişimi takip edilebilir. Aynı durum, her dil gibi Türkçe için de geçerlidir.
Şimdi, en başta bahsettiğimiz yorumları yapan kimselerin "Gerçek Türkçe" ile ne anlatmaya çalıştıklarını konuşalım:
Çoğu zaman bahsi geçen kavram ile göndermede bulunmak istenen dil, bizim Göktürkçe/Köktürkçe (veya Orhun Türkçesi) olarak bildiğimiz dildir. Bunun nedeni ise yüksek olasılıkla bu dilin aktif olarak konuşulduğu dönemlerde Türklerin henüz İslamiyeti benimsememiş olması ve daha sonraki dönemlerde varlık gösteren Türk Devletlerinden daha ‘'izole'’ algılanmaları nedeniyle dilde alıntı sözcüklerin bulunmadığının düşünülmesidir. Elbette bu yazıda bu konunun tarihsel yönlerinden bahsedilmeyecek ve bu iddiaların doğru olup olmadığı bir tarihçi gibi yorumlanmayacak. Bir dilci bakış açısı ile devam edelim.
Üst paragrafta bahsedilen görüşlerin esas konu üzerinde etkinliği yoktur. Orhun Yazıtları'nda geçen "...kañım ilteriş ḳaganıg ögim ilbilge ḳatunıg..." ("...babam İlteriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu...") bölümünde "kraliçe" anlamında kullanılan ‘’ḳatun’’ (Yeni Türkçe "Hatun","Kadın") sözcüğünü ele alalım:
●‘’ḳatun’’ sözcüğü Türkçe'ye, Soğdca aynı anlamda ‘’χwatēn’’ sözcüğünden alıntıdır, ‘’χwatēn’’ sözcüğü ise yine Soğdca "kral" anlamında ‘’χwatāw’’ (*χwa “kendi” + *tāw "güçlü") sözcüğünün dişil formudur.[1] Yalnız bu örnek bile Türklerin çok eski dönemlerden beri farklı toplumlarla dilsel bir alışveriş içinde olduğunu gösterir. Elbette sözlüğünde alıntı sözcükler barındırdığı için Göktürkçe de "gerçek" kabul edilmeyecek değildir. Bu örnek, alıntı sözcüklerin dili sahteleştirmeye neden olmadığını açıklamak için yeterlidir. Eğer alıntı sözcükler, bir dili "gerçek" bir dil olmaktan men edecek olsa idi yeryüzünde "dil" olarak nitelendirebileceğimiz hiçbir şeye sahip olamazdık.
Bu konuda bize karşı argüman olarak sunulabilecek başka bir olgu ise Türkçe içindeki alıntı sözcüklerin oranı olabilir. Bahsedilen oranlar, genelde gerçekçi olmayan bir biçimde ‘’Türkçe'nin en az yarısının alıntı sözcüklerden oluştuğu’’ gibi bilimsel olmayan ve konu üzerine çalışması olmayan insanlar tarafından ortaya atılan iddialardır. Belki de bu iddialar aracılığıyla asıl bahsedilmek istenen, gündelik konuşmalardaki alıntı sözcük kullanım oranı olabilir ancak gündelik konuşmalarda bile yarı yarıya bir oran iddiasında bulunmak gerçekçi değildir. Tabii ki dildeki alıntı sözcüklerin sayısını tam olarak bilmek olanaklı değil. Yine de Türkçedeki yabancı kökenli sözcük sayısı yaklaşık 14,264'tür. Bu oran, 2004 yılında yapılan bir çalışmaya göre Türkçe sözlüğün %23.72'sini oluşturur.[2] Bu oran her ne kadar göze yüksek görünüyor olsa da Türkçe gibi pek çok farklı dil ve kültür ile etkileşime girmiş bir dil için oldukça ortalama/ortalama altı bir orandır.[3] Çokça alıntı sözcük içeren dillere örnek olarak İngilizce verilebilir. Sözlükbilimci Kory Stamper'ın açıklamalarına göre İngilizce sözlüğünün %80'ine varan bir kısmını oluşturan 350 farklı dilden ödünçlemeler yapmıştır.[4]
Bir diğer konu ise Türkçe'nin alıntı yaptığı dillerdeki sözcükleri kendisine alırken sözcüklerin sesbilgisel özelliklerini değiştirmesi konusudur. Bu da Türkçe'nin kendi başına bir dil olduğu ve kendi sesbilgisel özelliklerini koruduğunu gösterir ancak bu konu esas konunun dışında kaldığından detaylandırılmamıştır.
Sonuç olarak: Her dil gibi Türkçe de doğal bir dil olup, ortaya çıkışından beri etkileşime geçtiği çeşitli dillerden kavramları kendi sözlüğüne katmıştır. Alıntı sözcüklerin, dahil oldukları dilleri fakirleştirdikleri veya öldürdükleri çıkarımında bulunulamaz. Türkçe de dünya üzerindeki her doğal dil gibi üzerine düşeni yapmış, gelişimini yok olmadan sürdürmeyi başarmış ve sürdürmeye devam etmektedir.
[1] Bailey, H.W., Etymology of Xiongnu Names, sf. 35
[2] Durmuş, O., Alıntı Kelimeler Bakımından Türkçe Sözlük, sf. 18
[3] Bahsi geçen çalışma 2004 yılında yapıldığından dolayı şu anda yüksek olasılıkla Türkçe sözlükte bazı alıntı sözcüklerin kullanımdan kalkmış olması veya Türk Dil Kurumu tarafından yeni türetim sözcüklerin sözlüğe eklenmiş olması nedeniyle verilen oranda değişiklik meydana gelmiş olması muhtemeldir.
[4] Dictionary.com, “Which Words Did English Take From Other Languages?”
(Daima, 3. Sayı)