Yeniden Cumhuriyet İçin Yeniden Kemalizm

Daima Konu Görseli

“Kemalizm için birçok tanım yapabiliriz. Tek cümlede özetleyen en iyi tanım ise yıllar önce ODTÜ ADT’nin yaptığı tanımdı diye düşünüyorum. “Kemalizm yurdumuzun kendi koşullarından doğan ve gelişen; tam bağımsızlık, anti-emperyalizm ve Misak-ı Milli temelleri üzerinde yükselen, içinde evrensel değerler barındıran ulusal bir çağdaşlaşma ideolojisidir…” 

Kemalizm bazılarının iddia ettiği gibi modası geçmiş bir ideoloji değildir çünkü bazı farklı ideolojiler gibi kutsal kitap muamelesi gören kitapları, ezberleri, temelsiz varsayımları yoktur. Kemalizm gelişmeye açık ve her dönemin şartlarını karşılayan bir ideolojidir, durağan bir ideoloji değildir. Tabii ki bu durum kırmızı çizgileri ve hedefleri olmadığı anlamına gelmez.

Kemalizm’in hedefi Misak-ı Milli sınırlarında tam bağımsız, çağdaş, demokratik ve halkçı bir ulus devlet inşa etmektir. Siyasi ve iktisadi bağımsızlık, çağdaş bir toplum, demokratik bir ülke ve halkın olabildiğince en büyük kısmının refahı… Kemalizm’in hedefleri bunlardır. Ulus devlet, 6 ilke ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğü de Kemalizm’in kırmızı çizgileridir.”

Daima’nın dördüncü sayısındaki “Kemalizm, Sol ve Milliyetçilik” başlıklı yazımda Kemalizm konusuna böyle giriş yapmıştım. Bu sayıda Daima Kadrosu olarak Kemalist akımları inceleyeceğiz. Türk Devrimi’nin ideolojisi olan Kemalizm basmakalıp doktrinleri olmayan, her zaman Türk milletinin olabildiğince en büyük kesiminin refahını hedefleyen bir ideolojidir. Bu nedenle her dönemde Kemalizm’in farklı yorumları ve bu yorumlar içerisinde öne çıkanları oldu. 

1930’larda Kadro Hareketi, 1960’larda Yön-Devrim Hareketleri Kemalizm’in çizgilerini çekmeye çalıştılar. Özellikle 1960’lı yıllarda dünya üzerinde yükselen sol akımlar ve sosyalizm rüzgarı, üniversite eylemleri, özgürlük ve bağımsızlık hareketleri Kemalizm’i de etkiledi. Zaten bağımsızlıkçı, halkçı, devrimci ve emekten yana bir ideoloji olan Kemalizm sınıfsız/imtiyazsız bir toplum hedefliyordu. Ancak 1945-60 arası Türkiye’de sınıflar arasındaki farklar keskinleşti ve imtiyazlı gruplar oluştu. İşte bu şartlarda solun ve sosyalizmin de yükselişiyle beraber sol Kemalizm fikri oluştu ve gelişti. Bugün devrim şehitlerimiz olarak andığımız Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu başta olmak üzere yine saygıyla andığımız Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk gibi büyük isimler sol Kemalist çizgide aydınlarımızdı.

12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra ise ülkenin tamamen ABD güdümüne girmesi, ekonominin neoliberal bir anlayışla beraber tam olarak serbest piyasaya bırakılması, siyasal islamve tarikatlarla birlikte bölücü terörün de yükselmesiyle beraber Kemalizm’in de öncelikleri değişti. Kemalistler arasında laiklik ve ulus devletin yıkılmasına yönelik kaygılar arttı. AKP iktidarı ile birlikte bu kaygılar iyice yükseldi ve laiklik ile vatanın bölünmez bütünlüğü Kemalistler için öncelik haline geldi. Bu devirde Kemalizm’e ulusalcılık, Kemalistlere ise ulusalcı dendi; özellikle AKP ve FETÖ medyası aracılığıyla. Kemalizm’e doğrudan saldırmaya cesaret edemeyenler ulusalcılık üzerinden Kemalizm’i hedef aldılar. (ulusalcılık=kemalizm gibi bir denklem yok. “Her ulusalcı Kemalisttir” gibi bir genelleme de yok. Ulusalcık ve Kemalizm konusunu başka bir yazıda detaylıca inceleyeceğim.)

Günümüze geldiğimizde ise bugün hem Türk milletinin alın teri hem laiklik hem de ülkenin bölünmez bütünlüğü emperyalizmin ve işbirlikçilerinin hedefinde. Bu 29 Ekim’de 101 yaşında olacak olan cumhuriyetimizin ise hemen hemen sadece ismi kaldı.

Bir önceki sayıda Kemalistlere bir açık mektup ile seslenerek örgütlenme çağrısı yapmıştım. Yeniden çağdaş, laik ve tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etmek için Kemalistlerin sadece örgütlenmesi yetmez; yeni bir Kemalist akım ve Kemalist politikalar da üretmemiz lazım. Kemalistler politika üretmeli, ülkenin sorunlarına çözümler bulmalı.

Ülkenin sorunu çok; ekonomi kötü, alın teri değer görmüyor, şiddet olayları çığrından çıktı. Kadına ve çocuğa şiddet, cinsel istismar olayları, sokakların çeteler ve mafya grupları arasında paylaşılması, suç makinelerinin ellerini kollarını sallayarak aramızda gezmesi ve yeni suçlar işlemeye devam etmeleri, hayvan ve doğa katliamları, doğal kaynakların yabancı kartellere ve yerli işbirlikçilere peşkeş çekilmesi, Orta Doğu, Kafkasya ve Karadeniz’deki savaş, terör, uluslararası arenada ülkemizin yalnızlaşması derken sorunlar saymakla bitmiyor. Tüm sorunlara karşı Kemalistlerin politika üretmesi gerekiyor. Kemalizm’in hukuk, ekonomi, iç ve dış güvenlik, dış politika, ekonomi, eğitim, sağlık, aile, kadın, çocuk politikalarını yeniden oluşturmamız ve bu politikalarla Kemalizm’i yeniden ülkeyi yönetecek, ülkenin sorunlarını çözecek konuma getirmemiz lazım. Kemalistlere düşen bir tarihi görev de bu.

Yeniden Cumhuriyet için Yeniden Kemalizm!