Türkiye'de Yıpratılan Sol Üzerine
Yıpratılan Sol Üzerine
Osmanlı’nın Son Dönemleri ve Erken Cumhuriyet’te Sol:
Osmanlı’da sol düşünce azınlıklar eliyle Batı’dan gelmiştir. Biz her ne kadar olabildiğince milli sol demeye çalışsak da Osmanlı’da milliyetçilik dahil her siyasi görüşün ithal olması bunu normal kılmaktadır. Osmanlı’da bir işçi sınıfının bırakalım siyasi boyutlara gelmesini ekonomik amaçlı bir örgütlenme, tanınma aşamasına gelmesi bile ancak İkinci Meşrutiyet’ten sonra olmuştur. Osmanlı Devleti'nde sosyalizm tartışmalarının bir boyutu sosyalist ve komünist düşüncenin dine ve ahlaka aykırı olması gerekçesiyle olumsuz bir biçimde anılmasıdır.[1]
Milli Mücadele ve erken cumhuriyet dönemlerinde mecliste ve sahada sol yapılanma görmek mümkündü. Mustafa Kemal her ne kadar ihtiyatlı olsa da erken dönemde bunun başını ezmek için bir önlem almamıştır çünkü hemen yakınımızda bizle aynı düşmana, anti-emperyalist bir savaşıma sahip bir ülke vardı ve aslında bizim için bir emsal oluşturuyordu: Ssovyetler Birliği. Aynı zamanda Sovyetler ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Mücadele dönemindeki ilişkileri de sola bu denli müsamaha gösterilmesinin bir nedeni olarak gösterilebilir.
Hatta 1929 yılında yayınlanan Kommunist dergisinin ilk sayısında: “Kemalist Hükümeti gittikçe inkılapçı karakterini kaybediyor. Gerek emperyalizme, harici sermayeye; gerek dahildeki derebeylik bakayasına karşı olsun uzlaşıcılık siyaseti yürütü”ğü belirtilmiş hatta Türkiye burjuvazisinin TKP’ne karşı terörle hareket ettiğini vurgulanmıştır.[2]
İkinci Dünya Savaşı Dönemi ve DP döneminde Sol:
Bu dönemde, aslında tıpkı diğer dönemler gibi, soldan mahrum bir siyasal hayat mevcuttur. Milli Şef büyük bir özveri ile çok partili yaşama geçilmesine olanak tanımış 1946 senesinden itibaren yeni bir sayfa açılmıştır fakat ne 1946-50 arasında ne de 1950-60 arasında solun esamesi okunmamaktadır. Çok partili dizgeye geçiş ile birlikte İnönü hem siyasi hem ekonomik bir liberalleşme yönüne direksiyonu kırmıştı. 1950’den sonra ise yıllar boyu verdiği grev hakkını yasalaştırma vaadini bile yerine getiremeyen DP iktidarının buyurganlığı devrede olacaktı. Artık soldan mahrum bir siyasal hayat ve soldan mahrum bir demokrasi ve soldan mahrum bir sosyal yapı onyıllar boyu sağ/islamcı iktidarların elinde oyuncak olup gideceklerdi.
70’lerde Sol:
12 eylül askeri darbesinin bir provası olarak görmenin mümkün olduğu 12 Mart’tan sonraki uygulamalar sola büyük zararlar vermiştir. Balyoz Harekatı adı altında sol çizgide yayın yapan dergilerin toplatıılması , TİP ve DİSK’in kapatılması ve genel anlamda sol ve sendikaların pasifize edilmesi 12 Eylül’ün bir provası niteliğindedir.
Yine 12 Mart döneminde İsmet İnönü Cevdet Sunay’a ülkücülerin faaliyetlerini anlattığında Sunay İnönü’ye “Onlar komünizme karşı müdahele eden çocuklar” diyerek geçmişi cumhuriyetin ilk yıllarına dayanan anti-komünist baskıyı desteklemiş ama kendi içinde çelişkili biçimde aynı zamanda ülkü ocaklarının kapatılması sürecinde de başta bulunmuştur. Ve yine 1972’de Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamları ülkede sola vurulmuş en büyük ve alçak darbelerden birisidir. Bunu 27 Mayıs ilerici darbesinin ardından yapılan 3 idamın bir rövanşı/intikamı olarak görmek de mümkündür.
Bizce Nasıl Olmalı:
Bu başlığa geçerken güncel bir alıntı ile başlamak istiyorum; yakın bir tarihte TKP genel sekreteri Kemal Okuyan’ın sözleri aslında kısa bir kesit olarak bizlerin görüşünü yansıtmakta: CHP’den ve Kürt siyasi hareketinden kopamayan bir sol, sol değildir. Ya da onlar kendilerine sol diyorsa biz böylesine kirli bir alanda hegemonya mücadelesine girmek istemiyoruz.
12 Mart ve 12 Eylül’ün oluşturduğu milli sol gediğini dolduran PKK güdümlü DEM/HDP ülkemizde sol görüşe zaten hâlihazırda olan soğuk tavrın giderek artmasına neden oluyor, kendini solcu addeden insanların hepsine terörist olarak bakılmasına yol açıyor. Bizce milli sol öncelikle bu ülke için emek sarf eden işçinin, önce bu ülke için çalışan kadının yanında olmalı onların emeğini savunmalı daha sonra azınlık ve enternasyonel alanda bu savunularını yapmalıdır. Aksi takdirde sol gruplar PKK gibi aslında ABD emperyalizmine çanak tutan örgütlerin ağından çıkamadıkları gibi kendi ülkesinin işçisine, kadınına ve halkına yardımcı olamamaktadırlar. Kanımca önce milli sonra sol olunmaldır.
KAYNAKÇA:
[1] Aydar, Özkan. “OSMANLI DEVLETİ’NDE İLK SOSYALİZM TARTIŞMALARI VE İLK SOSYALİST ÖRGÜTLENMELER / FİRST SOCIALISM DISCUSSIONS AND FIRST SOCIALIST ORGANIZATIONS IN THE OTTOMAN STATE”. Atatürk Dergisi 4, sy. 2 (Aralık 2015).
[2] Yıldırım, İsa. İNÖNÜ DÖNEMİNDE SOL DÜŞÜNCE DERGİLERİNİN OLAY VE OLGULARA BAKIŞI. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, 2022.