Devrimin İtki Kuvvetleri ve Daima'nın Birinci Yılı

Daima Konu Görseli

Türkiye’de şüphesiz uzun soluklu bir istibdat dönemi sürmektedir. Düzenin her türlü aygıtına kendi hegemonyasını kurmuş ve bunu gün geçtikçe güçlendiren AKP-MHP ittifakı, “Terörsüz Türkiye” söylemiyle her seferinde terör iltisaklı olduğunu dile getirdikleri DEM Parti ile anlaşmaya vardılar. Türk-Kürt sağının bu ittifakı şaşılacak bir durum değildir. Birim emek değerini düşürmek, artı-değer sömürüsü, dünya halklarının rahat bir nefes alamaması sağın ekmeğidir. Bunu halkların değerlerinin sömürüldüğünü öne sürüp kimlikleri birbirine düşmanlaştırmaları yeni şeyler değildir. Bunu, ülkemizde sömürünün tamamen sonlanmaması, sermaye iktidarlarının bitmemesini ve kendi kârını kovalayanlar, yani sağcılar yaparlar. Dolayısıyla “sol” görünümlülere pek takılmamak lazımdır.

Diğer yandan bu düzenin ana partileri AKP ve MHP sistemin çarklarındaki aksaklıkları çözmezler/çözemezler. Çözmüş gibi görünerek sorunlara çözülmüş görünümünü verirler ki bu onlara sandık demokrasisinde gayet kafidir. Buna en net örnek 6 Şubat depreminin enkazı olabilir. Halkı aşağılamaktan, halka yalan söylemekten utanmayanların yüzü bir kez daha görünmüştür. Fakat buna rağmen hala nasıl kazanmaktadır? Hatta deprem bölgelerinde AKP 1. parti olarak çıkmıştır? Bunun basitçe cevabı CHP’nin düzene girmeye çalışmasıdır. Detaylı bakıldığında CHP çoğu yerden ambargolu gözükebilir. Halkımızın çoğunlukla izledikleri kanallarda anti-chp propagandası yapılıyor olması düşünülebilir. Evet, AKP bu kanalları beslediği gibi “tarafsız” görünümü yaratmaktadır. Evet CHP’nin kaybetmesine sebeplerden biri bu olabilir. Lakin en temel hata CHP’nin AKP’lileşme çabasıdır. Bu, sistem sistemin içinden değiştirilir gibi bir yargıyla değil, söylemler, adayların karakterleri, tavırları olarak düşünülmelidir.

Yarınımız
Bugünden bakılınca dünya siyasetinin üç kutuplu olacağı tahminini yapmak için erken de olsa Türkiye ve AB ilişkileri açısından “olumlu” ilerleyeceğini söylemek abartı olmaz. Bu bağlamda CHP iktidarında liberal demokrasi, hukukun üstünlüğü ve demokratik katılım gibi kavramların güçleneceğini söyleyebiliriz. Yerel yönetimlerde yetki artışı ve dezavantajlı grupların siyasi temsiliyet hakkı da gözle görülür oranda artış gösterecektir. Ancak Avrupa demokrasisin ikiyüzlülüğü bizim ülkemizde de görülecek ve devrimci fikirler devlet şiddeti ile bastırılacaktır. Batıda 2000’ler ve sonrasında görülen alternatif sol güçlenecek ve emek eksenli halk hareketleri “yönsüz” kalacaktır.

Daima’nın birinci yılını gördüğümüz bugünden yarına amacımız ne halkı ne cumhuriyeti yönsüz bırakmayacak yönü arayıp bulmaktır. Daima bir öğrenci hareketi değildir. Daima akademik ve bilimsel çalışma yapma aracı değildir. Daima entelektüel gevezelik değildir. Daima politik bir aygıttır ve her politik aygıt gibi belirli bir işlevi yerine getirir. Bir kutsal amaca hizmet etmez, kutsal yazılar yazmaz. Daima yoktan yurtseverlik yaratmaz. Daima hiçbir teorinin pratiği değildir. Daima ancak tarihsel ilerleme çizgisinde bir işlevi yerine getirir ve buna göre konumlanır.

Birinci yılımıza gelmemize emeği geçen tüm dostlara bir teşekkürü borç biliriz.